çaresiz ne demek?
- Çaresi bulunmayan, onulmaz.
- Çare bulamayan (kimse), biçare
Viranelerde yemek için ot toplayan çaresiz kadınlarla konuştu.
Ö. Seyfettin - İster istemez
Bu olmayınca da işi çaresiz komisyonculuğa dökmüştü.
H. Taner Irremediable.
Inevitable.
Incurable.
Irredeemable.
Past retrieve.
Beyond retrieve.
Remediless.
Without means.
Desperate.
Despairing.
Helpless.
Irreparable.
Shiftless.
Past cure.
Inevitably.
Of necessity.
At loss.
Hopeless.
Necessarily.
Perforce.
Beyond redress.
Past redress.
Resourceless.
All at sea.
çaresiz kalmak
- Çözüm yolu, çıkar yol bulamamak.
To find no way out.
çaresizce
Despairingly.