zorlanmak ne demek?
- Zorlama işi yapılmak
Hiç kimse sendikaya üye olmaya ... zorlanamaz.
Anayasa - Eat crow.
- Slog.
- Slog away.
- Slog on.
- Sweat.
- Strain.
- To be forced.
- To force oneself.
- To be roughly handled.
- To be forced, constrained, compelled.
- To be coerced.
- To be forced open.
- To be broken open.
- To be hard pressed.
zorlama
- Özellikle oynaklarda ara keseciklerinin fıtığı olarak beliren, bir organın zorlanmış olmasıyla ortaya çıkan aksaklık veya bozukluk.
- Zorlanarak sağlanan, cebrî
- Zorlamak işi, zecir
- Bir nesneye etkiyen yamrultucu kuvvet.
- Tanıklık yapmak, andiçmek ve bunlar gibi yargılıkça bir kimseye verilen ve o kişi tarafından yapmaktan kaçınılan ve yargılama ile ilgili olan görevlerin, yasada yazılı yöntemlerle zorla yaptırılması.
- Stress.
- Compulsion, constraint.
- Arm-twisting.
- Coaction.
- Coercion.
zorlanma
- Zorlanmak işi.
- Uygulanan bir kuvvet etkisi ile yamrulmaya uğrayan bir nesnenin boyutsal değişiminin doğal boyutuna oranı.
- Uygulanan bir kuvvet etkisi ile yamrulmaya uğrayan bir nesnenin boyutsal değişiminin doğal boyutuna oranı.
- Strain.
- Beanspruchung
- Effort
zorlanma ölçeri
- Ölçerin sorunları ile birlikte giden koşulların, deneği önemli coşkusal gerilimler içine düşürdüğü bir ölçer. (Sorunlar çoğu zaman başarılamaz niteliktedir.)