zayıflık ne demek?
- Zayıf olma durumu.
Kavrama hızının zayıflığıyla zekâsının çalımsızlığından ötürü, okulda kendisine kozalak adını takmışlardı.
Ç. Altan - Kişinin vücut ağırlığının yaşına, cinsiyetine ve boyuna göre hesaplanmış normal değerlerden daha düşük olması.
- Asthenia.
- Caducity.
- Debility.
- Delicacy.
- Diathesis.
- Failing.
- Faintness.
- Feebleness.
- Flabbiness.
- Frailness.
- Frailty.
- Impotence.
- Impotency.
- Lameness.
- Leanness.
- Puniness.
- Slimness.
- Spareness.
- Thinness.
- Weakness.
- Decrepitude.
- Feeble mindedness.
- Inanition.
- Infirmity.
zayıf
- Kişilik ve ruhsal yönden gereği kadar güçlü olmayan
- Eti, yağı az olan, sıska, cılız, arık (insan veya hayvan)
- Görevini yapacak yeterli gücü olmayan.
- Sağlamlığı, dayanıklılığı olmayan.
- Önemli, güvenilir olmayan.
- Çok az.
- Enerjisi, etkisi, yoğunluğu az olan.
- Başarısızlığı gösteren not.
- Bilgi yönünden yeterli olmayan, yeteneksiz.
- Atonic.
zayıfla
- [zayıflamak] decay, decline, fade, loose flesh, grow lean, grow thin, peak, reduce, slim, thin, thin down, thin of, thin out, be on the wane, weaken.
zayıflama
- Bkz. kaşeksi, cılızlık
- Organizmanın yağ depolarının erime ve kilo kaybı
- Zayıflamak işi
- Bk. kararma
- Reducing.
- Slimming.
- Attenuation.
- Decay.
- Emaciation.
- Fading.