zapt etmek ne demek?
- Zorla almak
- Tutmak
Neveser bir sevinç çığlığını zor zapt etmişti.
A. İlhan - Bir şeyi güç kullanarak önlemek
El ele vermiş polisler kaldırımlardan taşan halk kitlesini zor zapt ediyorlardı.
H. Taner - Yazıya geçirmek.
- Hatırında tutmak.
- Anlamak, kavramak, bütünüyle öğrenmek
Bütün ayrıntılarıyla bu âlemi zapt etmiş belleği başlıca dayanağı idi.
H. Taner To bring sb / sth under control.
To restrain.
To gain control of.
To capture a place by force.
To confiscate.
To impound.
To seize or distrain sth.
To seize sth wrongfully.
To take sth down.
To record sth in writing.
To understand.
Carr.
zorla
- Zor kullanarak, cebren, zecren, metazori
- İstemeyerek, isteksiz olarak, zoraki
At the point of the bayonet.
Constrainedly.
By force.
Forcibly.
Hard.
Hardly.
Only just.
Perforce.
zapt et
Kathexis
zapt olunma
Fall
etmek
- Bir işi yapmak
- Bir durumu ortaya çıkarmak.
- "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak.
- Bulmak, erişmek
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
- Herhangi bir değerde olmak
- Vermek.
- Eşit değer kazanmak.
Step.
Say.