zılgıt ne demek?
- Korkutma, çıkışma, gözdağı, azarlama.
Bu zılgıtın içinde bir daha böyle yergiler yazmaması tembihi de vardır.
Salah Birsel - Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin bazı yerlerinde genellikle düğünlerde eğlenmek amacıyla dili ağız içinde değişik bir biçimde oynatarak ahenkli bir ses çıkarma
Scolding.
Dressing down.
Severe tongue-lashing.
Roasting.
Stick.
zılgıt vermek
- Korkutmak, çıkışmak, azarlamak, gözdağı vermek.
zılgıt yemek
- Azar işitmek.
To be told off, to get a rocket, to get a rap on/over the knuckles, to be hauled over the coals.