yumuşamak ne demek?
- Sertliği kalmamak, yumuşak duruma gelmek.
- Öfkesi, kızgınlığı, inadı geçmek
Kurt hoca şimdi yumuşamış, el pençe divan duruyordu.
Ö. Seyfettin - Sert ünsüz, yumuşak ünsüz durumuna gelmek.
- Let upon.
- Limber up.
- Let loose.
- Mellow.
- Melt.
- Moderate.
- Relax.
- Relent.
- Soften.
- Sweeten.
- Unbend.
- Ease.
- To become soft.
- To become pliant or yielding.
- To calm down.
- To soften.
- To relent.
- Let up.
- Loosen up.
- To come down a peg.
yumuşama
- Dünyada soğuk savaş döneminden sonra stratejik silahların geliştirilmesiyle başlayan siyasal gerginliğin ortadan kaldırılması siyaseti, detant.
- Yumuşamak işi
- Ötümsüz ünsüzlerin ötümlü ünsüz veya sızıcı ünsüz oluşu.
- (Derleme.. tonlulaşma, sadalılaşma, ötümlüleşme) Süreksiz ünsüzlerin sürekli ünsüz veya sızıcı ünsüz oluşu: (ekmek-e) > ekmeğe, (kabak-a) > kabağa, (yurt-a) > yurda, (borç-a) > borca, (dip-e) > dibe vb.
- Bir dokunun kıvamının ve direncinin azalması sonucu gerçekleşen dejeneratif patolojik durum
- Relaxation.
- Deténte detant.
- Detente.
- Maceration.
- Sonorisation.
yumuşama gecikmesi
- Yalın karbonlu çeliklerin menevişlemelerinde oluşan yumuşamanın, karbür yapıcıların eklenmesiyle gecikmesi olayı.