yolsuz ne demek?
- Yolu olmayan
Bu dik, sarp ve yolsuz dağları arabalar, katırlar ve otomobillerle aşacaksınız.
F. R. Atay - Yavaş giden (taşıt).
- Kurallara aykırı, uygunsuz, yöntemsiz, düzensiz, yersiz, usulsüz, nizamsız
Kaymakamın yolsuz icraatı, hususi hayatı hep burada konuşulur, kasabanın olup biten işleri hep burada öğrenilirdi.
R. H. Karay - Törelere, toplumun görüşüne aykırı davranan
Babam böyle yolsuz bir adam olsaydı anam ne yapardı.
M. Ş. Esendal Lawless.
Unlawful.
Improper.
Irregular.
Trackless.
yolsuz kazanç
Rake off.
yolsuz ve yöntemsiz borçlanma
- Para çalma, yazılımlarda düzmecilik ve değişiklik yaparak aşırma yolu ile yolsuz ve yöntemsiz bir biçimde borçlanma.
Lapsing.
Lapement