yolsuzluk ne demek?
- Yolsuz olma durumu.
- Bir görevi, bir yetkiyi kötüye kullanma
Bir hafta içinde adamlarının on beşten fazla hırsızlığını, yolsuzluğunu tuttu.
S. F. Abasıyanık Defraudation.
Graft.
Lawlessness.
Malpractice.
Illegality.
Lack of roads.
Pennilessness.
Being broke.
Irregularity/corruption.
Corrupt practices.
Fraudulent conversion.
Irregularity.
Malversation.
yolsuz
- Yolu olmayan
- Yavaş giden (taşıt).
- Kurallara aykırı, uygunsuz, yöntemsiz, düzensiz, yersiz, usulsüz, nizamsız
- Törelere, toplumun görüşüne aykırı davranan
Lawless.
Unlawful.
Improper.
Irregular.
Trackless.
yolsuzluk yapan kimse
Defrauder.
yolsuzluk yapmak
- Bir görevi, bir yetkiyi kötüye kullanmak.
Graft, rake off.