yollu ne demek?
- Yolu herhangi bir nitelikte olan.
- Çizgili
Sandığın altında, mor yollu beyaz bir iplik çul seriliydi.
O. Kemal - Hızlı giden (taşıt).
- Kuralına uygun.
- Herhangi bir nitelikte, biçimde
İlk teklifimde direnir yollu konuşmaya başladım.
F. R. Atay - Kolayca elde edilen kadın.
- Stripy.
- Having roads.
- Striped.
- Loose.
- Slut.
- Slag.
- Barred.
- High speed.
- Streaky.
- Striated.
yollu dişli sazan
- Kemikli balıklar (Teleostei) takımının, dişli sazangiller (Cyprinodontidae) familyasından, 4-8 cm kadar uzunlukta, Avrupa ve Afrika'da yaşayan bir tür.
- Kemikli balıklardan, dişli sazangiller (Cyprinodontidae) familyasından, 8 cm kadar uzunlukta olabilen, Avrupa ve Afrika'da yaşayan bir tür.
- Aphanius fasciatus
- Cyprinodon fasciatus
yolluk
- Yolculuk sırasında yenmek üzere hazırlanan yiyecek, yol azığı.
- Yolcuya verilen armağan.
- Koridorlara serilen, dar ve uzun halı, yol halısı.
- Yol masrafı olarak ödenen para, harcırah
- Sürekli ya da geçici olarak resmen görevlendirilen kişilere yolculuk ve konaklama giderleri için yapılan ödeme.
- Travelling allowance.
- Provisions for a journey.
- Travelling expenses.
- Travelling rug.
- Hall rug.