yolculuğa hazır ne demek?
Booted and spurred.
booted
- Çizmeli
yolculuğa çıkmak
Go on a journey, set forth on a journey.
yolculuk
- Ülkeden ülkeye veya bir ülke içinde, bir yerden bir yere gidiş veya geliş, gezi, seyahat, sefer
- Bu gidiş gelişte geçen süre.
- Herhangi bir taşıtla bir yere gidip gelme
- Belli bir başlangıç noktasından varış yerine değin tek bir taşıtla gidilmesini içeren insan devinimi.
Cruising.
Itinerary.
Headway.
Journey.
Peregrination.
Travel.
hazır
- Bir iş yapmak için gereken her şeyi tamamlamış olan, anık, amade, müheyya.
- Belli bir işe yarayacak, kullanılacak bir duruma getirilmiş.
- Belirli bir biçimde yapılmış olarak satılan, alıcı bekleyen, ısmarlama karşıtı.
- Bu fırsattan yararlanarak
- Huzurda olan, göz önünde olan. Amade ve müheyya olan. Gaib olmayan.
- Su sesi, su şırıltısı. (Osmanlıca'da yazılışı: hazîr)
Prepared.
Ready-made.
Quick.
Present.