yol yani parkı ne demek?
Curb parking
curb
- Hakim olmak
- Yenmek, durdurmak
- Zapt etmek, uzak tutmak
- Frenlemek
- Sokak kaldırımının kenar taşı
- Fren, mani, engel
- Kuyu ağzı bileziği
- Atta suluk zinciri
- Tutmak, mani olmak
- Gem vurmak, gemlemek
yol
- Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık, tarik.
- Karada insanların ve hayvanların geçmesi için açılan veya kendi kendine oluşmuş, yürümeye uygun yer
- Genellikle yerleşim alanlarını bağlamak için düzeltilerek açılmış ulaşım şeridi
- İçinden veya üstünden bir sıvının geçtiği, aktığı yer.
- Gidiş çabukluğu, hız.
- Davranış, tutum, gidiş veya davranış biçimi
- Uyulan ilke, sistem, usul, tarz, tarik.
- Yolculuk.
- Kolcuğun veya anahtarın konumlarından her biri.
- Elektronlar, iyonlar veya moleküller gibi taneciklerin hareket ettiği iz, patika.
yol açan kimse
Trailblazer.
yani
- "Demek, şu demek ki" anlamlarında bir söz
- "Sözün kısası, doğrusu" anlamlarında bir söz
Namely.
Scil.
Scilicet.
Videlicet.
To wit.
That is.
That is to say.
So to speak.
park
- Bir yerleşme merkezinde halkın gezip hava alması için düzenlenmiş ağaçlı ve çiçekli büyük bahçe, millet bahçesi
- Otopark.
- Trafik zorunlulukları dışında durma biçimi.
- Cephane, makine veya otomobillerin bulunduğu yer.
- Bk. gezilik
Piece of ground inclosed, and stored with beasts of the chase, which a man may have by prescription, or the king's grant.
Tract of ground kept in its natural state, about or adjacent to a residence, as for the preservation of game, for walking, riding, or the like.
Piece of ground, in or near a city or town, inclosed and kept for ornament and recreation; as, Hyde Park in London; Central Park in New York.
Partially inclosed basin in which oysters are grown.
To inclose in a park, or as in a park.