yan ne demek?
- Bir şeyin ön, arka, alt ve üst dışında kalan bölümü
Yolcuların girdiği iskele yanından kendini denize attı.
M. Ş. Esendal - Sağ ve solun ortak adı, yön, taraf, cihet
Yaşlı garson yanımıza geldi.
Y. K. Karaosmanoğlu - Yer.
- Üst.
- Birlikte, beraberinde olma
Bir ara acıkıp yanlarında getirdikleri ekmek peyniri yediler.
N. Cumalı - Bedenin bir bölümü.
- Üstte, altta, arkada veya önde olmayan.
- İkinci derece olan.
- Yanal.
- Kuramsal istatistik
- Ancillary.
- Aslant.
- Asquint.
- Awry.
- Collateral.
- Flanking.
- Lateral.
- Parietal.
- Sidelong.
- Sideward.
- Subordinate.
- Bias.
- Flank.
- Bye-.
- Cockeyed.
- Part.
- Sideways.
- Skew.
- Place.
- Vicinity.
- Direction.
- Auxiliary.
- Subsidiary.
- Askew.
- Neighbourhood.
- Diggings.
- Behalf.
- Edge.
- Hand.
- Side.
yan açısı
- Azimuth angle.
yan adım
- Sidestep.