yoklama ne demek?
- Yoklamak işi, kontrol
Müdür sıkı bir kasket yoklaması yapıyor, kapıdan kuş uçurtmuyordu.
R. Ilgaz - Bir topluluğu oluşturan üyelerin belli bir zaman ve yerde bulunup bulunmadığını anlamak için yapılan sayma işlemi.
Derste yoklama alındığında, üç öğrenin sınıfta olmadığı belli oldu.
- Okullarda öğrencilerin bilgisini anlamak için yapılan sınav.
Çıkarın kağıtları, yazılı yoklama yapacağım.
- Öğrencilerin derste (derslikte, işlikte, uygulamada) bulunup bulunmadıklarını anlamak için yapılan araştırma.
- İstenilen bir eşlemde, takma noktasını bulmak için filmin ufak bir bölümünü alıcı, gösterici, eşleme aygıtında ileri geri devindirme.
- Verilmiş bir ders, işlenmiş bir konu ya da tamamlanmış bir ünite ile ilişkili olarak öğrencilerin başarı durumlarını anlamak için ders öğretmenince yapılan kısa süreli, küçük sınav. bk. sözlüyoklama, yazılıyoklama.
- Examination.
- Feel.
- Inspection.
- Quiz.
- Reappraisal.
- Search.
- Roll call.
- Test.
- Call.
- Calling of a roll.
- Feeler.
- Frisk.
- Probative experience.
- Survey.
- Testing, roll-call.
- Inching.
- Audit.
- Poll.
yoklamak
- El ile dokunarak incelemek
- Bakmak, gözden geçirmek, kontrol etmek.
- Durum, bilgi, niyet vb.ni belirlemeye veya anlamaya çalışmak
- Ziyaret veya sağlığını sormak amacıyla birine gitmek
- Ara sıra etkisini göstermek.
- Aramak, araştırmak
- Examine.
- Feel.
- Grabble.
- Grope.
yoklama akçesi
- Türk aileleri yanına verilen devşirme çocuklarının durumlarını incelemek üzere başkentten gönderilen acemioğlan kethüdalarının bu ailelerden aldıkları para.
yoklama aralığı
- Poll interval.