yerinden olmak ne demek?
- Loose one's seat.
loose
- İffet sahibi olmayan
- Gevşek, sıkı ve bağlı olmayan, başıboş
- Dağınık, ayrı ayrı, seyrek, sıkışık olmayan
- Ahlakça serbest, hafifmeşrep
- Şüpheli, müphem
- Yumuşak (öksürük)
- İshal olmuş, kabız değil
- Gevşetmek, çözmek, açmak
- Salıvermek, hapisten çıkarmak
- Serbest bırakmak, azat etmek
yerinden oynama
- Katmanların, içgüçlerin etkisiyle asal durumlarını yitirmesi.
- Dislocation.
- Dislocation
yerinden oynamak
- Yerinden ayrılmak.
- 1) yerinden ayrılmak; 2) coşkulu, gürültülü, karışık bir zaman yaşamak: Sol cenah uzun ve merhametsiz gülleler altında yerinden oynuyor. -F. R. Atay.
- Prolapse.
olmak
- Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak
- Gerçekleşmek veya yapılmak.
- Bir görev, makam, san veya nitelik kazanmak
- Bir şeyi elde etmek, edinmek
- Bir durumdan başka bir duruma geçmek.
- Herhangi bir durumda bulunmak.
- Uygun düşmek, yerinde görülmek.
- Yetişmek, olgunlaşmak.
- Happen.
- Become.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
yerinden oynamayerinden oynamakyerinden oynamazyerinden oynatmayerinden oynatmakyerinden alınabiliryerinden ayırmakyerinden çıkarmayerinden çıkarmakyerinden çıkmakyerinden çıkmışyerinden etmeyerinden etmekyerinden fırlamakyerinden kalkmamakyerindeyerinde bırakılmayerinde bulunmayan kimseyerinde cevapyerinde duramamaolmakolmak istiyorolmak üzereolmak üzere olanolmaksızınolmaktaolmakta olanolmaktan çok uzakolmaolma ihtimali çok uzak istekolmadanolmadan da yapabilmekolmadan yapmak