yasamak ne demek?
- Düzen vermek.
- Yasa koymak.
Legislate.
To make.
Laws.
To govern.
To put straight.
To legislate.
To make laws.
düzen
- Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem
- Soyut ve somut nesnelerin bir sıraya, bir hedefe, bir amaca göre sıralanması.
- Yerleştirme, tertip.
- Bir devletin belli başlı ilkeleri bakımından yönetimde tuttuğu yol, yönetim biçimi, rejim.
- Dolap, hile
- Müzik aletlerinde ses ayarı, akort.
- Toplumsal bir yapı içinde ögelerin bütüne, bütünün ögelere ve ögelerin birbirlerine göre ilişkileri.
- Alet edevat takımı.
Order.
Regularity.
yasama
- Yasa koyma, yasa yapma, teşri.
- Genel, soyut, objektif ve sürekli nitelikte kurallar koyma.
Legislative.
Legislation.
Making laws.
Checks and balances.
yasama dokunulmazlığı
- Yasama organı üyelerinin, adli kovuşturmadan korunarak görevlerini serbestçe yapabilmelerini sağlayan anayasa ilkesi, teşrii masuniyet
Freedom from arrest.