yalnızca ne demek?
- Yalnız olarak.
- Tek başına
Ona vefasızlıkta biraz düşünceli davranmayı yararlı buluyor, yalnızca bulduklarında yeni başkana pek uysal davranıyorlardı.
M. Ş. Esendal - Belli durumun, şartın veya işin dışına çıkmaksızın, yalnız, ancak, tek, sırf, salt, sadece.
- Sırf
- Exclusively.
- Just.
- Merely.
- Only.
- By oneself.
- Alone.
- On one's own.
yalnız
- Yanında başkaları bulunmayan.
- Yanında başkaları olmayarak
- Ama.
- Toplumsal ilişkilerden yoksun veya yoksun bırakılan kişi.
- Yalnızca
- Toplumsal ilişkilerden yoksun ya da yoksun bırakılan kişi.
- Alone.
- Isolated.
- Lone.
- Lonely.
yalnızca adres
- Address only
yalnızca anahat olarak
- As outline only