yakınmak ne demek?
- Sızlanmak, sızlanarak anlatmak, şikâyet etmek
Onların taklitlerini yapar, gönüllerinde hiçbir titreşim bulunmayışından kendine yakınırdı.
Ç. AltanKaç kez yakındım ona, yüzünü öyle bir yas kapladı ki yakındığıma da yakınacağıma da bin pişman oldum.
Halikarnas Balıkçısı - Kına, yakı vb.ni vücudun bir yerine sürmek, koymak.
Kına yakınmak.
- Şikâyet etmek.
- To complain about.
- Beef.
- Complain.
- Cry out.
- Fuss.
- Grouch.
- Moan.
- To laugh on the wrong side of one's mouth.
- Nark.
- Repine.
yakınma
- Yakınmak işi
- Şikayet, şekva
- Kovuşturulması kişisel yakınmaya bağlı suçlarda, hakkı olan kimsenin Cumhuriyet Savcılığına bir istemde bulunması
- Complaining.
- Beefs.
- Jeremiad.
- Indictment, complaint.
- Plainte
yakınma belgesi
- Yasa ve tüzüklere aykırı gördükleri eylem ve işlemler dolayısıyle kişilerin yetkili orunlara verdikleri yazılı yakınma kâğıtları.
- Letter of complaint.
- Lettre de plainte