yakın ne demek?
- Az bir ara ile ayrılmış olan (zaman veya yer), uzak karşıtı.
- Küçük, önemsiz değişikliklerle birbirinden ayrılan.
- Aralarında sıkı ilgi bulunan.
- Benzeyen, andıran, yaklaşan
Beş dönüme yakın bahçesi bir ormanı andırırdı.
Ö. Seyfettin - Erişmesi, olması zaman bakımından yaklaşmış olan
Elli yaşında adam, ellisine yakın kadın...
S. F. Abasıyanık - Uzak olmayan yer.
- Aralarında sıkı ilişki olan arkadaş, dost veya akraba
Türkçe konuştuğu için bana kendi yakınlarımızdan biri hissini veren yaşlı garson yanımıza geldi.
Y. K. Karaosmanoğlu - Bk. kesinlik
- Ilgi ve iyiliklerini görmekte olduğumuz komşu ve dostlarımız, hiçbir ilgisini görmediğimiz hısımlarımızdan bize daha yakındır.
- Bk. sağlam bilgi
- Merkezin veya gövdenin yakınında yerleşik olan
- Bkz. proksimal
- Neighbouring.
- Nigh.
- Thick.
- Adjacent.
- Akin.
- Akin to.
- Approximate.
- Close.
- Close-rage.
- Connate.
- Connected.
- Contiguous.
- Convenient.
- Familiar.
- Handy.
- Immediate.
- Imminent.
- Inseparable.
- Intimate.
- Near.
- Not far.
- Pending.
- Proximate.
- Within reach.
- Close to.
- At hand.
- Hard.
- Analogous.
- Bosom.
- Parallel.
- Pleasant.
- Nearby.
- Near to.
- Close-by.
- Who is close to sb.
- Very similar to.
- Round the corner.
- Locally.
kesinlik
- Kesin olma durumu veya kesin davranış, katiyet.
- Bir bilginin, bir kanaatin şüpheye düşmeden onaylanması durumu.
- Bir niceliğin sayısal değerinin aslına tam uygun olması.
- Bir bilginin, bir kanının kuşkuya düşmeden onaylanması durumu. Bu anlamda: 1- (Öznelkesinlik) Düşüncenin hiç bir yanılma kaygısı olmadan bir kanıya katılması durumu. Burada kişisel bir kanı olarak (ahlaksal ve dinsel) inancın kesinliği söz konusudur. Bu türkesinlik nesnel güvenceden yoksundur, bunu gerekli görmez de. 2- (Nesnelkesinlik) Bir bilginin, bilgi temelleri ve konu üzerindeki nesnel görüşlere dayanan güvenilirliği geçerliği. Nesnelkesinlik a. dolaylı bir yolla (belgeler ya da çıkarımlar) sağlanabilir- tarihte ve mantıkta olduğu gibi-, b. dolaysız bir yolla, algılara, yaşantılara dayanarak sağlanabilir.
- Deney sonuçlarının tekrarlanabilirliği. Bir yöntemde, tamamen aynı şekilde çalışarak elde edilen sonuçların tekrarlanabilir olması.
- Accuracy.
- Certitude.
- Definiteness.
- Exactitude.
- Finality.
yakın akraba
- Birinci derecede yakınlığı olan akraba.
- Near relation / relative.
- Near relation / relatives.
yakın akraba ile cinsel ilişki
- Incest.