geçiş ne demek?
- Geçme işi veya biçimi
Bekleme sabırsızlığını çoktan kaybetmiş olduğum için vaktin geçişini pek fark etmiyordum.
R. N. Güntekin - Herhangi bir durumdaki değişme, intikal.
- Resimde iki ayrı rengi birbirine bağlayan ara ton.
- Ses organlarının bir durumdan ötekine geçmesi.
- Bir parça süresince bir tondan başka bir tona atlama.
- Bir öğecik eksiciğinin ya da bir çekirdeğin uyarılmış bir halden daha düşük erkeli kararlı bir hale dönmesi ya da bunun tersi olay;geçişler belli tutarda erke salımı ya da erke soğurumu ile olur.
- Intikal.~ töresi: intikalî hukuk (bk. çağlararası töre).
- Filmin çeşitli sinema aygıtlarının düzeneğinde ileriye ya da geriye doğru düzenli devinimi; özellikle filmin alıcı ya da gösterici penceresi önünde devinimi.
- Çeşitli etkenler yüzünden, dizgenin bir nicem durusundan başka bir nicem durusuna atlaması.
- Bağırsakların boşalması.
- Bir yerden diğer bir yere hareket etme.
- Katater, prop gibi bir aletin bir kanalın içinden geçmesi.
Drive, film drive (advance, transport, run, movement, travel), advance, feed, transport, run, movement (of the film), travel, pulldown.
Transition.
Passing.
Pass.
Changeover.
Modulation.
Passage.
Progression.
Crossing.
Transit.
Transit flight.
Traffic.
Immigration.
Change over.
Conduction.
Film advance.
Film travel.
Leading line.
Filmtransport, Filmvorschub, Filmfortschaltung, Filmlauf, Bewegungsablauf (des Film)
Quantensprung
Übergang Fiziksel
Entraînement, défilement, déroulement, passage, mouvement, déplacement (du film)
Transition
geçiş alanı
Transit area.
geçiş aracı
- Yıldızların öğlenden geçişini gözlemeye yarayan araç.
Transit instrument.
Instrument des passages