uzun süre ne demek?
Long time, ages, long term, heaps of time, long, donkey's years.
uzun süre beklemek
Have a long wait.
uzun süre iktidarda kalmak
Have one's inning, have one's innings.
süre
- Bir olayın başı ile sonu arasında geçen zaman parçası, zaman aralığı, zaman bölümü, müddet
Span.
Continuance.
Bout.
Interval.
Length.
Period.
Respite.
Space.
Stretch.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
uzun süre beklemekuzun süre iktidarda kalmakuzun süre önceuzun sürediruzun süreliuzun süreli belgituzun süreli besiuzun süreli borçuzun süreli borçlandırmauzun süreli ödünçuzun sabahlıkuzun saçuzun saçlıuzun saçlı olmakuzun sapuzunuzun açınıkuzun adımuzun adımlarlauzun adımlarla koşmauzun adımlarla yürümeuzun adımlarla yürümekuzun araçuzun atışuzun atlamauzu aletuzubuzubeuzubetuzubeti lisansüresüre aşımısüre aşımına uğramıyan haksüre ayarlamasısüre bitimisüre bittisüre çizelgesisüre deneyisüre doldusüre geçtisürsür git devinimsür git hal kuramısür sil yöntemisüra