uzun süre beklemek ne demek?
Have a long wait.
uzun
- İki ucu arasında fazla uzaklık olan, kısa karşıtı.
- Başlangıcı ile bitimi arasında fazla zaman aralığı olan, çok süren
- Ayrıntılı, derinlemesine
Long.
Tall.
Lengthy.
Extended.
Prolonged.
Maxi.
Far-off.
uzun açınık
- Bkz. Açınık.
süre
- Bir olayın başı ile sonu arasında geçen zaman parçası, zaman aralığı, zaman bölümü, müddet
Span.
Continuance.
Bout.
Interval.
Length.
Period.
Respite.
Space.
Stretch.
beklemek
- Bir iş oluncaya, biri gelinceye değin bir yerde kalmak, durmak
- Süre tanımak, acele etmemek
- Bir şeyi, bir kimseyi gözetmek, korumak, muhafaza etmek.
- Ummak
- Karşılaşma ihtimali bulunmak
- Aramak, istemek
- Oyalanmak.
Mark time.
Wait.
Wait for.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
uzunuzun açınıkuzun adımuzun adımlarlauzun adımlarla koşmauzun adımlarla yürümeuzun adımlarla yürümekuzun araçuzun atışuzun atlamauzu aletuzubuzubeuzubetuzubeti lisansüresüre aşımısüre aşımına uğramıyan haksüre ayarlamasısüre bitimisüre bittisüre çizelgesisüre deneyisüre doldusüre geçtisürsür git devinimsür git hal kuramısür sil yöntemisüra