uzlaşmak ne demek?
- Aralarındaki düşünce veya çıkar ayrılığını, karşılıklı ödünlerle kaldırarak uyuşmak, karşılıklı anlaşmak ve mutabık kalmak, antant kalmak
O vakit politika ile mücerret ilmi birbiriyle gayet kolay uzlaşır şeyler sanıyordum.
R. N. Güntekin - Meet half way.
- Make a deal.
- Come to an agreement.
- Come to terms.
- Settle with.
- Settle on.
- Compromise.
- Come to a mutual understanding.
- Strike a balance.
- Close.
- Compound.
- Covenant.
- Assent.
- To compound.
- To compromise.
- To come to an agreement.
- To make it up.
- To strike a bargain.
- Accord.
- To come to a composition.
- Effect a reconciliation.
- Call it quits.
- Settle up.
- Temporize.
uzlaşma
- Uzlaşmak durumu, uyuşma
- Sulh. ~ sözleşmesi: sulh akdi.
- Give-and-take.
- Mediatory.
- Half-way house.
- Agreement.
- Understanding.
- Settlement.
- Reconciliation.
- Half measure.
uzlaşma kabilinden
- Reconciliatory