uzatmak ne demek?

  1. Uzamasına sebep olmak, uzamasını sağlamak.

    Saç uzatmak.

  2. Başı, kolları veya bacakları bir yere yöneltmek

    Koğuşun açık duran kapısından hastalar başlarını uzatıp koridordakilere, yerde duran sedyeye bakıyorlar.

    M. Ş. Esendal
  3. Bir şeyi vermek için birine yöneltmek

    Şu köşe rafında toz şeker kutusu var, uzatıver bana.

    A. Gündüz
  4. Germek.
  5. Konuşmayı sürdürmek

    Her iki odadan üçer beşer kişi lakırtıyı uzattılar.

    M. Ş. Esendal
  6. Vermek, göndermek.
  7. Süreyi artırmak, temdit etmek

    Meclis, olağanüstü hâl süresini değiştirebilir, Bakanlar Kurulunun istemi üzerine ... süreyi uzatabilir...

    Anayasa

    Yıllardır beklediği bu zevkli anları mümkün olduğu kadar uzatmak istediği her hâlinden belliydi.

    İ. O. Anar
  8. (en)Extend.
  9. (en)Prolong.
  10. (en)Lengthen.
  11. (en)Stretch out.
  12. (en)Protract.
  13. (en)Renew.
  14. (en)Augment.
  15. (en)Belabor.
  16. (en)Belabour.
  17. (en)Continue.
  18. (en)Drag out.
  19. (en)Draw out.
  20. (en)Elongate.
  21. (en)Enlarge.
  22. (en)Grow.
  23. (en)Hand.
  24. (en)Hold out.
  25. (en)Hold over.
  26. (en)Outstretch.
  27. (en)Pad out.
  28. (en)Pass.
  29. (en)Pull out.
  30. (en)Rack.
  31. (en)Reach.
  32. (en)Repose on.
  33. (en)Sidestep.
  34. (en)Span.
  35. (en)Spin.
  36. (en)Drape.
  37. (en)Stretch.
  38. (en)To elongate.
  39. (en)To extend.
  40. (en)To lengthen.
  41. (en)To prolong.
  42. (en)To protract.
  43. (en)To hand.
  44. (en)To pass.
  45. (en)To reach.
  46. (en)To grow.
  47. (en)To drag sth out.
  48. (en)To draw sth out.
  49. (en)To enlarge on sth.
  50. (en)To stick sth out.
  51. (en)To prolog.
  52. (en)To let get long.
  53. (en)Draw.
  54. (en)Produce.
  55. (en)Spread.

uzatma

  1. Uzatmak işi, temdit.
  2. Sıhhi tesisatçılıkta kısa boruları uzatmak için kullanılan, kısa boru parçası.
  3. Bir ucu kıyıya bağlı durumda denize uzatılıp bırakılarak kullanılan balık ağı.
  4. Ünlülerin uzun söylenişi.
  5. Oyun içerisindeki duraklama dakikaları.
  6. Eşit sayılarla biten bir elemeli oyunu, kazananın belli olması amacıyla, kurallarına uygun olarak belli bir süre daha sürdürmek.
  7. Bazı sözcüklerde hecenin uzun okunması: Fail, tacir, imdat vb.
  8. Elemeli oyunlarda, kazananı ve yeniği belli etmek gerektiğinden, olağan süresi eşit sayılarla biten bir oyunun, onar dakikalık iki bölüm halinde uzatılması.
  9. Doğuma yardım sırasında bükülü olan baş veya bacak gibi yavru kısımlarının düzeltilme işlemi, ektensiyon.
  10. (en)Extra time.

uzatma ağı

  1. Deniz, göl ve akarsuların genişleme yaptıkları bölgelerine bırakılarak av yapan ağlar.
  2. (en)Gill net.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

uzatmauzatma ağıuzatma bağıuzatma ekiuzatma günüuzatuzatarak söylemekuzatarak telaffuz etmekuzatıuzatıcıuzauza devimuza duyumuzadevimuzadıkça uzamak
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın