utanç ne demek?
- Utanma duygusu, hicap
O zaman, tuhaf bir utanca düşüp şaşırır, başımı önüme eğerdim.
Y. K. Karaosmanoğlu - Haysiyet, şeref ve kişiliğini küçük düşüren durumlardan üzüntü duyma veya korkma
- Bkz. ar
- Shame.
- Disgrace.
- Deception.
- Opprobrium.
- Shock.
- Guilt.
- Modesty.
- Bashfulness.
- Embarrassment.
- Bashful.
utanma
- Utanmak durumu, teeddüp
- Utanma duygusu.
- Duygusu.
- Bir yetersizlik ya da davranıştaki uygunsuzluğun bilincine varınca duyulan coşku.
- Shame.
- Being ashamed.
- Embarrassment.
- Blush.
- Confusion.
- Compunction.
ar
- Argon elementinin simgesi.
- Tarım alanları için 100 m² değerinde yüzey ölçü birimi.
- Utanma, utanç duyma
- Alerjik rinit
- Shame.
- Bashfulness.
- Shyness.
- Modesty.
- Are (100 square meters.
- Skyness.
utanç duyan
- Ashamed.
utanç duygusu
- İnsanın ruh dünyasında oluşan utanma duygusu.
- Stigma.