usul ne demek?
- Kökler, asıllar.
- Bir kimsenin ana, baba, dede ve nineleri.
- Bir amaca erişmek için izlenen düzenli yol, tutulan yol, yöntem, tarz
Kendine baktırmak için güzel usul doğrusu.
H. Taner - Bilimde belli bir sonuca erişmek için, belli ilke ve kurallara göre izlenen yol, metot.
- Yol, yöntem
Burada ne kadar av varsa o kadar da avlanmak usulü vardır.
H. C. Yalçın - Bir yasama veya idare işleminin hazırlanması, yapılması veya yürürlüğe konması sırasında uyulması gereken hükümler ve izlenecek yollar.
- Klasik Türk müziğinde tempo
Kendilerine nota, usul filan öğretilecek olursa bunlardan çok şey beklenebilir.
O. C. Kaygılı - Alçak sesle
Ala gözlü benli dilber / Usul söyle söz ederler
Karacaoğlan - Yavaş.
- 1) asıllar, kökler (karş. fürû'). 2) süreç (Prozess, Verfahren, procédure).
- (Asıl. C.) Ana, baba. Cedler.
- Gently.
- Quietly.
- Method.
- Procedure.
- Technique.
- Process.
- System.
- Order.
- Brand.
- Formality.
- Modus.
- Observance.
- Practice.
- Rite.
- Usage.
- Wise.
- Routine.
- Rule.
- Way yöntem.
- Tarz.
- Tempo.
- Time.
- Adjective.
- Ancestor.
- Ascendant.
- Clear.
- Lineal ancestors.
- Ascending line.
- Line of ascent.
- Course action.
- Fashion.
- Form.
- Line of proceeding.
- Management.
- Manner.
- Modalities.
- Mode.
- Plan.
- Regime.
usul boy
- Biçimli endamı olan (kimse)
usul etüdü
- Bk. yöntem incelemesi