upper bound ne demek?
- Üst sınır
üst
- Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, fevk, alt karşıtı
- Bir şeyin görülen yanı, yüzü
- Bir şeyin dış yüzü, yüzey
- Giyecek, giysi.
- Birine göre yüksek aşamada olan kimse, mafevk.
- Vücut, beden.
- Artan, geriye kalan bölüm
- İlgilenilen, üzerinde durulan konu.
- Bir niceliğin sağüst köşesine, kaçıncı kuvvete yükseltileceğini göstermek için yazılan sayı.
- Exponent.
upper bass
- Frekansı genellikle 80Hz ve 200Hz arası olarak kabul edilen, yüksek-bas frekanslı ses
upper berth
- Üst yatak
bound
- Zıplamak, sıçramak
- Sekmek, sıçrayarak gitmek
- Sektirmek, sıçratmak, zıplatmak.
- Bağlı, kayıtlı
- Ciltli, ciltlenmiş
- Mecbur
- Hudutlamak, sınırlamak
- Kuşatmak
- Hudutlannı çizmek
- Sıçrayış, fırlayış zıplama, geri tepme