tutunmak ne demek?
- Tutup bırakmamak, dayanmak, sarılmak veya asılmak
Evinin bahçesinin kapısını açtım ve kapanmayan panjurlarına tutunarak odasına girdim.
M. Ş. Esendal - Aynı yerde ve durumda kalmak, direnmek, dayanmak.
- Kendini kabul ettirmek, kendine bir yer sağlamak.
- Kendi üzerine koymak, kullanmak.
- Sataşmak, çıkışmak
... anam sabahleyin evine giden Naime adındaki kıza tutunmuş. İkisini de ağlatıncaya kadar söylemiş.
M. Ş. Esendal - Get a toe-hold.
- Hold on to.
- Cling.
- Get a grip.
- Hang on.
- Catch.
- Fasten on.
- To hold.
- To take hold.
- To get along well.
- To hold out/on.
- To hang on.
- To endure.
- To catch on.
- To take on.
- To last.
- To grab hold of.
- To hold on to.
- To hang on to.
- To cling to.
- To get firmly established in a place.
- To clutch sth / sb.
- Catch on.
tutunma
- Tutunmak işi.
- Grabbing.
- Holding on to.
- Hanging on to.
- Clinging to.
tutunma antijeni
- Parazit tarafından meydana getirilen hem konak hem de parazitte ortak olan fakat genetik olarak parazit orijinli olan antijen, eklips antijen.
- Eclipsed antigen.