to deal with ne demek?
- Dokunmak
dokunmak
- Sağlığını bozmak.
- İnsanın içine işlemek, duygulandırmak, etkilemek, koymak, batmak
- İlişkin, ilgili olmak, değinmek.
- Hafifçe değmek.
- Onur, anlayış vb. ile uyuşmaz bir durum ortaya çıkmak
- Dokuma işi yapılmak.
- Nesnelerin sıcaklık, soğukluk, sertlik, yumuşaklık vb. niteliklerini derinin altındaki sinir uçları aracılığıyla duymak, değmek, el sürmek, temas etmek
- Karıştırmak.
- Almak, kullanmak, el sürmek
Touch.
to deal in
- Satmak
to deal sth out
- Paylaştırmak
deal
- Anlaşma.
- Çam tahtası, çam kerestesi.
- Pazarlık, anlaşma, mukavele
- Iş
- Miktar
- Iskambil kâğıtlarını dağıtma
- Alâkadar olmak, ilgilenmek, iş yapmak, davranmak
- Iskambil kâğıtlarını dagıtmak
- Oldu!
with
- İle birlikte
- Birlikte, beraber
- İle
- -den
- -e
- -e rağmen
- İle beraber
- Karşı
- Geri
Türetilmiş Kelimeler (bis)
to deal into deal sth outto dealto deadento deathtoto a callto a certain degreeto a conversationto a crumbto a dayto a degreeto a distanceto a faultto a great extenttt 1t 3T antijenleriT bağımlı antijendealdeal a blowdeal a blow at smbdeal a blow at smb.deal a new gamedeal indeal in a marketdeal next rowdeal outdeal smb. a blowdeadeaccessiondeacidificationdeacidifydeacon