tevcih etmek ne demek?
- Yöneltmek, çevirmek.
Bana söz bile tevcih etmedi.
B. Felek - Aşama, makam, mevki vermek, terfi ettirmek.
- Bk. yöneltmek
- A) to turn towards b) to direct, to point.
yöneltmek
- Bir şeye belli bir yön vermek, yönelmesini sağlamak, çevirmek, tevcih etmek.
- Birine veya bir şeye doğru bakmak.
- Birine bir şey söylemek, tevcih etmek
- Yöneltme eylemi.
- Destine.
- Direct.
- Impel.
- Level.
- Orient.
- Orientate.
tevcih edici sual
- Bk. yöneltici soru
tevcih
- Yöneltme.
- Aşama, makam, mevki verme, terfi ettirme.
- Döndürmek, yöneltmek.
- Turning towards.
- Aiming pointing.
- Leveling sth at.
- Directing.
- Conferring.
- Bestowing sth upon sb.
- Granting sb sth.
etmek
- Bir işi yapmak
- Bir durumu ortaya çıkarmak.
- "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak.
- Bulmak, erişmek
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
- Herhangi bir değerde olmak
- Vermek.
- Eşit değer kazanmak.
- Step.
- Say.