tevazu ne demek?
Kökeni: Arapça
- Alçak gönüllülük
Tevazu üzerine geçen hafta yazdığım yazının bir çeşit devamıdır, bu haftaki yazı.
H. TanerBilhassa tevazusu ile herkesin hürmet ve muhabbetini kazanmıştı.
N. F. Kısakürek - Gösterişsizlik.
- Kibirsizlik. Mahviyet hali. (Bak: Küfran-ı nimet)(Her adam için, hey'et-i içtimaiyede görmek ve görünmek için mertebe denilen bir penceresi vardır. O pencere kamet-i kıymetinden yüksek ise, tekebbür ile tetavül edecek; eğer kamet-i kıymetinden aşağı ise, tevazu' ile tekavvüs edecek ve eğilecek. Ta, o seviyede görsün ve görünsün. İnsanda büyüklüğün mikyası, küçüklüktür; yani, tevazudur. Küçüklüğün mizanı büyüklüktür; yani, tekebbürdür. M.)
- Modesty.
- Humbleness.
- Humility.
- Unpretentiousness.
- Nobleness.
- Submission.
- Modest.
- Lack of conceit.
- Modesty alçakgönüllülük.
alçak
- Yerden uzaklığı az olan, yüksek karşıtı.
- Aşağı olan, yüksek olmayan (yer)
- Kısa (boy).
- Bile bile en kötü, en ahlaksızca davranışlarda bulunan, aşağılık, soysuz, namert, rezil, hain.
- Mec. Deni, sefil.
- Hafif çıkan ses.
- Short.
- Vile.
- Cowardly.
- Base.
tevazukar
- Tevazulu, alçak gönüllü. (Osmanlıca'da yazılışı: tevazu'kâr)
tevazulu
- Tevazu içinde, alçak gönüllü, uysal