alçak ne demek?
- Yerden uzaklığı az olan, yüksek karşıtı.
Kaşlarını çatarak bakakaldı dairenin alçak balkonuna.
E. Şafak - Aşağı olan, yüksek olmayan (yer)
Alçak yerde yatma sel alır, yüksek yerde yatma yel alır.
Atasözü - Kısa (boy).
- Bile bile en kötü, en ahlaksızca davranışlarda bulunan, aşağılık, soysuz, namert, rezil, hain.
- Hafif çıkan ses.
- Mec. Deni, sefil.
- Short.
- Vile.
- Cowardly.
- Base.
- Low-down.
- Rascally.
- Humble.
- Baseborn.
- Contemptible.
- Dastardly.
- Ignoble.
- Lousy.
- Lowrise.
- Misbegotten.
- Nefarious.
- No-good.
- Recreant.
- Scoundrelly.
- Sneaking.
- Sneaky.
- Sordid.
- Squat.
- Villainous.
- Blackguard.
- Heel.
- No-g.
- Abject.
- Bastard.
- Deep.
- Infamous.
- Mean.
- Rascal.
- Scoundrel.
- Scurvy.
- Bass.
- Despicable.
- Ignominious.
- Inane.
- Lorry.
- Low- down.
- Reptile.
- Shabby.
- Small.
- Yellow.
alçak açınık
- Bkz. Açınık.
alçak adam
- Varlet