teselsül etmek ne demek?
- Kesintisiz, zincirleme sürüp gitmek.
Gelip geçici dâhilerin, birbirinin ayağını kaydırarak teselsül ettiklerini gördük.
Y. K. Beyatlı - (Hukuk) kesintisiz olarak,zincirlemeli şekilde art arda gelmek.
teselsül
- Zincirleme.
- Birbirine bağlı, birbiri ile ilgili şeylerin oluşturduğu dizi, sıra, silsile
- Birden fazla kimsenin bir borçtan dolayı sorumlu olması.
- Dayanışma (Solidaritaet, solidarité).
- Zincirleme. Zincir gibi birbirine bitişik kısımlar olma. Silsile peyda etme.
- Uninterrupted succession.
- Sequence or continuation.
- Concatenation.
- Chain.
- Solidarity.
teselsülat
- (Teselsül. C.) Zincirlemeler. Zincirleme gitmeler. (Osmanlıca'da yazılışı: teselsülât)
etmek
- Bir işi yapmak
- Bir durumu ortaya çıkarmak.
- "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak.
- Bulmak, erişmek
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
- Herhangi bir değerde olmak
- Vermek.
- Eşit değer kazanmak.
- Step.
- Say.