telaşlı ne demek?
- Telaş eden, telaşa düşen
O akşam yine aynı telaşlı ses beni merdiven başında durdurdu.
Y. Z. Ortaç - Aceleci.
- Fussy.
- Distracted.
- Feverish.
- Hectic.
- Het up.
- Jumpy.
- Precipitate.
- Taut.
- Tense.
- Uptight.
- Flurried.
- Agitated.
- Anxious.
- Done in a hasty.
- Hit-or-miss way.
- Agitatedly.
telaşlı olma
- Excitability.
telaşlı olmak
- Have a hectic time.