tecessüm ne demek?
Kökeni: Arapça
- Boyut kazanma, cisimlenme.
- Görünmeye başlama, belirme.
İşte cetlerimize ebedi hayatı tecessüm ettirmeye yeten malzeme bundan ibarettir.
A. H. Tanpınar - Göz önüne gelme, canlanma.
- Cisim şekline girmek. Maddeleşmek. Göz önüne gelmek. Mücessem olup görünmek. Cisimleşmek.
- Assuming a bodily form.
- Embodiment.
- Becoming tangible.
- Appearance.
- Becoming apparent.
boyut
- Bir cismin herhangi bir yöndeki uzantısı.
- Nitelik, genişlik, kapsam
- Durum
- Doğruların, yüzeylerin veya cisimlerin ölçülmesinde ele alınan üç doğrultudan uzunluk, genişlik ve derinlikten her biri, buut.
- Veri yapısının uzunluğu.
- Bir yöndeki büyüklük.
- Size.
- Format.
- Extent.
- Dimensions.
tecessüm etmek
- Boyut kazanmak, cisimlenmek, belirmek.
- Görünmeye başlamak, belirmek.
- Göz önünde canlanmak.
tecessümi hayal
- Hayal görme. (Osmanlıca'da yazılışı: tecessüm-i hayâl)