teşvik etmek ne demek?
- İsteklendirmek, özendirmek
Kasketi yıpranmış bir ihtiyar programı övüyor, halkı teşvik ediyordu.
H. E. Adıvar - Bir kimseyi kötü bir iş yapması için kandırmak, kışkırtmak.
- Abet.
- Exhort.
- Foster.
- Galvanize.
- Instigate.
- Prompt.
- Stimulate.
- Tempt.
- To abet.
- To encourage.
- To promote.
- To stimulate.
- To urge.
- To incite.
- To spur on.
- To give countenance to.
- Buck sb up.
- Cheer.
- To give countdown to.
- To lend countdown to sb.
- Countenance.
- Crank up.
- Egg sb on.
- Embolden.
- Induce.
- Lead.
teşvik etme
- Isteklendirme, özendirme
- Encouraging, incitation, incentive.
teşvik eden kimse
- Promoter.
etmek
- Bir işi yapmak
- Bir durumu ortaya çıkarmak.
- "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak.
- Bulmak, erişmek
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
- Herhangi bir değerde olmak
- Vermek.
- Eşit değer kazanmak.
- Step.
- Say.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
teşvik etmeteşvik eden kimseteşvik ediciteşvik edici kuvvetteşvik edici seslenişteşvik edici şeyteşvikteşvik niteliğindeteşvik öksürüğüteşvik parasıteşvifteşvihteşabühteşabükteşabürteşacürteşadduketmeketmek yapmaketmeetme bulma dünyasıetme bulursun, inleme ölürsünetme bulursun, inleye inleye ölürsünetme eyleme