tatsız ne demek?
- Tadı iyi olmayan, lezzetsiz.
- Hoşa gitmeyen bir biçimde
Her şey, herkes boş, abes, çirkin, münasebetsiz, tatsız görünür.
A. Ş. Hisar - Hoşa gitmeyen, can sıkan
O akşamki tatsız olaya benim de canım sıkıldı.
Ç. Altan - Sohbeti hoş olmayan veya geçimsizlik çıkaran (kimse).
Arid.
Bleak.
Disagreeable.
Dusty.
Grisly.
Hard.
Hateful.
Hellish.
Insipid.
Prosaic.
Tame.
Tasteless.
Ugly.
Unenviable.
Unpleasant.
Rapid.
Not sweet enough to the taste.
Unsweet.
Boring.
Dreary.
Flat.
Flat footed.
Horrid.
Objectionable.
Prosy.
Raucous.
Seamy.
In bad style.
Terrible.
Uncongenial.
Undesirable.
Unedifying.
Distasteful.
tatsız aşa su neylesin, akılsız başa söz neylesin
- Işe yaramayan nesneyi küçük çabalarla bir şeye benzetmek boş olduğu gibi aptal kişiyi de sözle akıllandırmak imkânsızdır.
tatsız durum
Predicament.