tartmak ne demek?
- Bir şeyin birim cinsten ağırlığını bulmak.
- Bir şeyi avuç içinde sallayarak ağırlığını kestirmeye çalışmak.
- Binek hayvanlarının dizginlerini çekmek
Süvari daima dizginleri tartıp kısrağı zapta muktedir olduğunu ihsas etmeli.
Ö. Seyfettin - Bir şeyin bütün sonuçlarını düşünmek, hesap etmek
Bu kelimenin manasını tamamıyla tarta marta söylemiş olduğunu anlattı.
H. C. Yalçın - Dikkatle incelemek, değer biçmek
Başını ellerinin içine alarak evvela kendini bir tartmak istedi.
P. Safa - Weigh.
- Weigh out.
- Measure.
- Scale.
- Balance.
- Debate with oneself.
- Deliberate.
- Gage.
- Gauge.
- Weight.
- To weigh.
- To ponder.
- To consider carefully.
- To weigh sth out.
- To evaluate.
- To think sth over.
- To sound out.
- To feel out.
- To size up.
tartma
- Güreşte rakibi kucağa alıp ayağını yerden kesme.
- Baş örtüsü, yemeni.
- Tartmak işi.
- Güreşçiyi kucağa alıp ayağını yerden kesme.
- Weighing.
- Pondering in the mind.
- Assay.
tartma şişesi
- Analitik numunelerin saklanması ve tartılması için kullanılan küçük ve hafif bir kap.
- Weighing bottle.
- Verre de pes