tanıdık ne demek?

  1. Tanışılıp konuşulan (kimse), bildik, tanış

    Mart başlayalı kırkını geçmiş nice tanıdıklarım hastalandı.

    A. Haşim
  2. Daha önceden bilinen, görülen, aşina

    Yanaştığımız iskeleden birtakım dost ve tanıdık çehreler bana doğru uzanmış, gülümsüyor...

    Y. K. Karaosmanoğlu

    Küçük kız, bir tanıdık edasıyla konuşan bu esrarlı adamı yadırgamadı.

    N. F. Kısakürek

    Toplantıda tanıdık kimse var mıydı?

    -
  3. (en)Familiar.
  4. (en)Friend at court.
  5. (en)Acquaintance.
  6. (en)Contact.
  7. (en)Friend.
  8. (en)Contact man.
  9. (en)Speaking acquaintance.

tanıdık çıkmak

  1. Önceden birbirlerini tanımış olmak, bildik çıkmak.
  2. Bir şeyi daha önceden öğrenmiş, duymuş olmak

tanıdık olmayan

  1. (en)Unfamiliar.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

tanıdık çıkmaktanıdık olmayantanıdıkçatanıdıklıktanıdıtanıtanı analitik fonksiyontanı iletisitanı işlevitanı kipi
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın