tamah ne demek?
Kökeni: Arapça
- Açgözlülük
Kalpler soğuk; gözler, tamah ve ihtiras ile yanıyor.
M. Ş. Esendal - (Tımah - Tumuh) Bir şeye göz dikip bakma.
Greed.
Cupidity.
Avarice.
Rapacity.
açgözlülük
- Doymazlık, tamahkarlık, tamah
- Tokgözlülük karşıtı
- Gözü doymama
- Açgözlü olma durumu veya açgözlüye yakışacak davranış
Acquisitiveness.
Avarice.
Cupidity.
Greed.
Gluttony.
Covetousness.
tamah etmek
- Açgözlü davranmak, açgözlülük etmek.
- Çok beğenmek, çok istemek.
To covet, to desire.
tamah olmasa, müflis acından ölmez
- Elinde avucunda bir şey bulunmamakla birlikte küçük kazançları beğenmeyen kişi büyük kazanç hayaliyle geçinir.