tam ne demek?
- Eksiksiz, kesintisiz
Tam iki saat yalandan tamirle uğraştım.
A. Gündüz - Bütün, tüm.
- Zaman ve yer için anlamı kesinleştirir
Bohçasını aldı, tam çıkacaktı...
Ö. Seyfettin - Uygun olarak, tıpkı, aynı.
- Sırasında, anında
Tam mağazaya gireceğim zaman arkamdan bir ses geldi.
Ö. Seyfettin - Gerçek, ehliyetli, yetkin, kusursuz
Reşit Galip tam bir idealist gibi öldü.
O. S. Orhon - Amerikan doları.
- Bk. belgin
- Yeme. Tad. Lezzet. Zevk. (Osmanlıca'da yazılışı: ta'm)
Unqualified.
Unrelieved.
Utter.
Veritable.
Completely.
On the button.
Directly.
Express.
Mathematical.
Orthodox / adj.
Outright payment.
Resounding.
Ripe.
Solid.
Stark.
Thorough.
Early Fon of Bum.
Abbr Test and Administration Manual.
Full.
Complete.
Whole.
Entire.
Just.
Exact.
Precise.
Perfect.
Integral.
Absolute.
Accurate.
True.
Trueborn.
Very.
Accomplished.
All-out.
Blank.
Clear.
Consummate.
Correct.
Dead.
Downright.
Engrained.
Even.
Factual.
Implicit.
Ingrained.
Intact.
Intima.
Bang.
Crass.
Definitive.
Direct.
Exactly.
Finished.
Flat.
Good.
Grand.
Graphic.
Immaculate.
Literal.
Literally.
Outright.
Particular.
Positive.
Precisely.
Prompt.
Proper.
Woolen cap of Scottish origin.
Regular.
Sharp.
Square.
Total Available Market.
Strict.
Telecommunications Automation Model.
Total.
Truly.
Unabridged.
Unadulterated.
Undivided.
- Iskoç beresi
belgin
- Sarih.
- Apaçık.
- Açık olarak beli olan deneysel ve kuramsal verilere ilişkin.
- Tam ve kesin olarak belirlenmiş olan, açık, anlaşılır, belirgin.
- Alamet, nişan, marka.
- Belli, besbelli.
- Bela, zahmet, dahiye.
Clear.
Evident.
Precise.
tam açı
- Açının bir kenarını, tepesi çevresinde döndürerek elde edilen açı.
- Ölçüsü 360° olan düzlemsel açı.
Perigon angle.
Angle plain
tam ad
Full name