takıntı ne demek?
- Bir durum ve sorunla ilişkisi olan başka durum veya sorun
Uykum kaçınca aklım bir şeye takılır ve o takıntıyı savuşturuncaya kadar gözüme uyku girmez.
B. Felek - Bütünlemeye kalınan ders.
- Küçük, önemsiz borç.
- Bir şeye hastalık derecesinde düşkünlük, obsesyon.
Sözünü ettiğim takıntı bana rahmetli babamdan miras kaldı.
Ahmet Ümit - Bir kimseyle kurulan ilişki.
- Kadın takıları.
- Relation.
- Affair.
- Small debt.
- Condition.
- Subject which a student has flunked.
- Hang-up.
- Thing that is connected with or related to sth else.
- Outstanding debt / obligation.
- Relationship.
- Relations.
- Dealing with sb.
- Piece of jewelry.
takıntı ek
- Anadolu ağızlarında bazı sözcüklere takılan ve görevi dışında kullanılan ek: -im (bari-m, belki-m) , -ın (artık-ın) , -ten (gülerek-ten, gelerek-ten) vb.
takıntı haline getirmek
- Be obsessed with.