tabii ne demek?
- Doğada olan, doğada bulunan.
- Olağan, alışılmış, her zamanki gibi olan, beklenildiği gibi
Sıcaklar arttıkça serin yerler aramak, âdeta tabii bir ihtiyaç hâline geliyor.
A. Rasim - Sağduyuya, mantığa, olağan düzene uygun olan
Beklenen cevap gelince derhâl yazılacağı tabiidir.
Atatürk - Yapmacık olmayan, doğal
Eğer sürmenin üstüne bunu sürmezsen renk tabii olmaz.
P. Safa - Katıksız, saf, doğal.
- Tabi.
- Bk. doğal
Rather.
Sure.
Natural doğal.
Naturally.
Of course.
Certainly!.
Of course!.
Definitely.
Be my guest!.
Natural.
Normal.
Unaffected.
Customary.
Habitual.
Pure.
doğal
- Doğada olan, doğada bulunan.
- Doğada rastlandığı gibi, doğaya uygun olan, doğa güçlerine, kurallarına uyan, tabii, natürel.
- Kendiliğinden olan, insan eliyle yapılmamış, yapay karşıtı.
- Yapmacık olmayan.
- Olağan, alışılmış, her zamanki gibi olan, beklenildiği gibi.
- Sağduyuya, mantığa, olağan düzene uygun olan.
- Katıksız, saf.
- Doğanın kendi düzeni içinde oluşan; yapay olarak hezırlanmamış olan.
- Tabi
- Bir maddenin normal yapısını muhafaza etmesi.
tabii afet
- Doğal afet.
- Bk. doğal kıran
Natural disaster.
tabii afetler
- Önlenmesi insan elinde olmayan, doğal güçlerin yarattığı sel, deprem, dolu gibi felaketler.