taarruz etmek ne demek?
- Saldırmak.
Bilmeden acı bir tesadüfün eliyle Hakan'a giden bir armağana taarruz etmiş ve büyük bir günah işlemişti.
N. Hikmet - Attack, thrust into, storm.
taarruz
- Saldırı
- Bk. saldırı
- Bir şey veya bir kimse üzerine şiddetle saldırma. Çatma. Düşmana hücum etme. Sataşma. İlişme.
- Attack.
- Assault.
- Aggression.
- Charge saldırı.
- Offensive.
taarruzi
- Taarruzla ilgili.
- Taarruz yolu ile.
etmek
- Bir işi yapmak
- Bir durumu ortaya çıkarmak.
- "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak.
- Bulmak, erişmek
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
- Herhangi bir değerde olmak
- Vermek.
- Eşit değer kazanmak.
- Step.
- Say.