taşkın ne demek?
- Akarsuların yatağa sığmayacak miktarda su taşıması sırasında meydana gelen su yayılması olayı.
- Akarsuyun kabarma sırasında yatağından taşarak geniş alanları su altında bırakması, bkz. kabarık su.
- Taşmış bir durumda olan.
- Su baskını, seylap, feyezan.
- Aşırı.
Bu yüz neşeli değil, taşkın denecek kadar mutlu idi.
T. Buğra - Coşkulu, coşkun.
- Su baskını.
- Aşırı huzursuz kimse
- Devamlı ajitasyon gösteren
- Overflowing.
- Excessive.
- Boisterous.
- Ebullient.
- Effusive.
- Expansive.
- Exuberant.
- Gushing.
- Intemperate.
- Rambunctious.
- Rumbustious.
- Volcanic.
- Disorderly.
- Flood.
- Frenzied.
- Full.
- Flooding.
- Irrepressible.
- Overflow.
- Flood seylap.
- Feyezan.
- Inondation
taşkın çökümlü çıldırı
- Kişinin aşırı sevinç, konuşkanlık, hareketlilik ve bazen saldırganlık durumu ile güvensizlik, derin üzüntü ve kendini yok etme dilekleri arasında düzgün aralıklarla gidip geldiği bir çıldırı.
taşkın granülasyon dokusu
- Granülasyon dokusunun gereksinimden fazla oluşarak ve yara yüzeyinden taşmasıyla belirgin bozukluk. Atlarda kötü kan dolaşımı, çok az yumuşak doku, yetersiz drenaj ve aşırı hareketin varlığı gibi nedenlerle bacakların alt kısımlarındaki yaralanmaların ciddi bir komplikasyonudur.
- Exuberant granulation tissue.