sululuk ne demek?
- Sulu olma durumu.
- Yersiz şakalar yapma veya kadınlara tatsız iltifatlarda bulunma durumu
Seyircilerin alışılmış sululuklarından, laf atmalarından kaçındıklarını gördü.
T. Buğra Wateriness.
Diluteness.
Juiciness.
Making stale.
Annoying jokes.
Freshness.
Impertinence.
sulu
- Suyu olan, içinde su bulunan, koyu karşıtı
- Suyu çok olan
- İçine su katılmış, sulandırılmış olan.
- Yersiz şakalar yapan, söz ve davranışları ile çevresini tedirgin eden veya gereksiz iltifatlarda bulunan (kimse)
- Su molekülleri ile kuşatılmış, hidratlanmış.
Member of the most prominent tribe of the Moro tribes, occupying the Sulu Archipelago; also, their language.
Watery.
Juicy.
Moist.
Hydrated.
sululuk etmek
- Cıvıklık etmek, ciddi davranmamak.
sulul
- Bozulup fena kokmak.