sulanmak ne demek?
- Sulama işi yapılmak.
- Sulu duruma gelmek
Geceye doğru kar sulanıyor ve gevşiyor.
A. İlhan - Suyu çoğalıp yoğunluğu azalma.
- Göz yaşarmak
Otomobilde bir şey kaçtığı için durmadan gözü sulanıp akıyor.
R. N. Güntekin - Ciddiyetini, ağırlığını kaybetmek.
- İmrendiğini açığa vurmak.
- Birine karşı duyulan cinsel isteği kendisine sezdirmek, yeşillenmek.
Become watery.
Water.
Get fresh with smb.
To become watery.
To be watered.
To flirt.
Bother.
To become silly or too familiar.
To be irrigated.
To water.
To get fresh with.
To slaver.
To become watery / dilute / thin.
To delinquesce.
To be watered / irrigated.
For a man to make improper advances to a woman.
sulama
- Arklar veya savaklar yardımı ile su akıtarak herhangi bir toprak bölgesini kuraklıktan kurtarma.
- Sulamak işi.
Irrigation.
Watering.
Quenching.
Quench.
Sprinkling.
sulanma
- Bazı nesnelerin, havanın nemini soğurarak çözünme özelliği.
- Sulanmak işi.
- Bir özdeğin havadan nem çekip çektiği suyun etkisiyle çözünmeye başlaması.
Dilution.
Deliquescence.
Zerfliessen
Déliquescence
sulanmamak
Form of sulanmak) become watery, water, get fresh with smb.