sulanmış ne demek?
- [sulanmak] become watery, water, get fresh with smb.
- Bleary, blear.
sulanma
- Bazı nesnelerin, havanın nemini soğurarak çözünme özelliği.
- Sulanmak işi.
- Bir özdeğin havadan nem çekip çektiği suyun etkisiyle çözünmeye başlaması.
- Dilution.
- Deliquescence.
- Zerfliessen
- Déliquescence
sulanmak
- Sulama işi yapılmak.
- Sulu duruma gelmek
- Suyu çoğalıp yoğunluğu azalma.
- Göz yaşarmak
- Ciddiyetini, ağırlığını kaybetmek.
- İmrendiğini açığa vurmak.
- Birine karşı duyulan cinsel isteği kendisine sezdirmek, yeşillenmek.
- Become watery.
- Water.
- Get fresh with smb.