spor as oyuncu ne demek?
- Ace
ace
- Teniste rakibin karşılayamadığı, doğrudan doğruya sayı getiren servis.
- Anjiyotensin dönüştürücü enzim için kullanılan kısaltma.
- Anjiyotensin çevirici enzim.
- Serve that the receiver is unable to reach.
- Unit; a single point or spot on a card or die; the card or die so marked; as, the ace of diamonds.
- Succeed at easily; 'She sailed through her exams'; 'You will pass with flying colors'; 'She nailed her astrophysics course'.
- Hence: A very small quantity or degree; a particle; an atom; a jot.
- Score an ace against; 'He aced his opponents'.
- Play in one stroke.
- Serve an ace against.
spor
- Kişisel veya toplu oyunlar biçiminde yapılan, genellikle yarışmaya yol açan, bazı kurallara göre uygulanan beden hareketlerinin tümü.
- Kullanışı rahat, kolay olan
- Çiçeksiz bitkilerde üreme organı.
- Bir hücreli hayvanların çok özelleşmiş olan üreme hücresi.
- Bitkilerin ya da bir hücreli hayvanların çok özelleşmiş olan ve hayatın devamını sağlayan üreme yeteneğindeki hücreleri.
- Bitki ya da tek hücreli hayvanlarda büyüme ve üremeyi sağlayan hücreler.
- Çiçeksiz bitkilerde, mantar ve protozoonlarda tek hücreli, aseksüel olarak yeni bireyler oluşturabilen, küçük, tek hücreli üreme cisimciği veya birimi.
- Kötü çevre koşullarına uyum sağlamış olan, dirençli bakteri hücresi.
- Mantarlarda, bazı bitkilerde ve Protozoonlarda görülen, genellikle tek hücreli, küçük, dayanıklı, eşeysiz üreme cisimciği.
- Sports.
spor alanı
- Park.
as
- Kakım.
- İskambil kâğıtlarında birli.
- Bir işte başta gelen (kimse veya şey).
- Arsenik elementinin simgesi.
- (∆S) Entropi değişimi.
- Ermine.
- Stoat.
- Very poisonous metallic element that has three allotropic forms; arsenic and arsenic compounds are used as herbicides and insecticides and various alloys; found in arsenopyrite and orpiment and realgar.
- United States territory on the eastern part of the island of Samoa.
- To the same degree ; 'they were equally beautiful'; 'birds were singing and the child sang as sweetly'; 'sang as sweetly as a nightingale'; 'he is every bit as mean as she is'.
oyuncu
- Herhangi bir oyunda oynayan kimse
- Sinema, perde veya bir gösteride rol alan sanatçı, aktör, aktris
- Oyunu seven.
- Düzenci, hileci.
- Çok oyun yapan, oyundan oyuna geçen (kimse).
- Bir oyun kişisini, bilgisi, tekniği ve yaratışı ile canlandıran ya da gösteren sahne sanatçısı. Oyun oynama eyleminde bulunan sanatçı.
- Oyunluktaki belli kişiyi canlandırma işini yapan kimse
- Oynamak işini gerçekleştiren kişi.
- Actor, player.
- Playful.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
sporspor alanıspor amatör sporcuspor antrenörspor arabaspor atraksiyonuspor ayakkabısıspor ayakkabısı istiyorumspor ayakkabısı istiyorum.spor balıkçılığıspodspodespoditespodojenspodumasas ... as everas ... so ...as a consequence ofas a countermeasure toas a cure foras a disabled veteranas a familyas a first impressionas a formalityaa 1a alfa lipoproteinemia b basımıa b c basımı