sezgen ne demek?
- Duyan sezgili.
- Sezen, hisseden.
duyan
- Audient
sezgi
- Sezme yeteneği, feraset
- Sezme gücü yerinde olan kimse.
- Gerçeğin deneye veya akla vurmadan doğrudan doğruya kavranması.
- Deneme ve akıl yürütme sonucu olmayıp doğrudan bilme, anlama ve kavrama, tahaddüs.
- Sezme yeteneği, seziş.
- Açık bir kanıt olmaksızın, olmuş ya da olacak bir şeyi kestirme anıklığı.
- Deney yapmadan ya da usavurmadan bir kavramı, bir genellemeyi doğrudan doğruya anlayıverme.
- Feeling.
- Perception.
- Discernment.
sezgi merkezci çevre etiği
- Sezgi sahipliği, hissedebilme ve algılayabilme yeteneğinin sahip olunan