seyirci ne demek?
- Bir olayı gören, izleyen kimse, izleyici.
- İzlemek, eğlenmek için bakan kimse, izleyici
Seyircilerin şakalarına tahammül edemedim, tiyatrodan çıktım.
H. TanerCenazeye gider gibi siyahlar giyinmişim, bu tepkisiz seyirciyi selamlayıp duruyorum.
A. Ağaoğlu - Aynı yerde, bir oyunu başkalarıyla birlikte seyreden kişi.
- Bk. izleyici
- Audience, spectator.
- Audience.
- Viewer.
- Televiewer.
- Spectator.
- Onlooker.
- Looker-on.
- Bystander.
- Beholder.
- Public.
- Televisor.
- Member of the audience.
- Kibitz.
- Looker on.
- Spectateur
izleyici
- İzleme işini yapan kimse
- İşımetikin bir özdeğin bir tepkileşim boyunca yerdeğişimini ya da bir canlıdaki yolunu izlemek için kullanalan özel ışımetkinlik algıcı.
- İşımetikin bir özdeğin bir tepkileşim boyunca yerdeğişimini ya da bir canlıdaki yolunu izlemek için kullanalan özel ışımetkinlik algıcı.
- Bk. denetlik
- Sinemaya giden, filmi izleyen kimse
- Televizyon yayınını izleyen kimse.
- Audience.
- Viewer.
- Televiewer.
- Hanger-on.
seyirci adedi
- Bk. izleyici sayısı
seyirci araştırması
- Bk. izleyici araştırması